SU ÜRÜNLERİ SÖZLÜĞÜ


Su Ürünleri Sözlüğü

FACIES [fasiyes] Bir türün ve ya da türler grubunun bulunduğu çevreye uyum sağlama yönünden genel durumu ve yaşayış tarzı.

FACULTATIVE
[tercihen, fakültatif] Zorunlu olmayan, seçenekli.

FACULTATIVE BACTERIA
[seçenekli bakteriler] Hem oksijenli (aerobic) hem de oksijensiz ortamda (anaerobic) yaşayabilen mikroskopik organizmalar.

FACULTATIVE PARASITE
[seçenekli asalak] Asalak olma zorunluluğu olmayan ancak bazı durumlarda asalak olabilen asalak.

FACULTY OF FISHERIES
[Balıkçılık Fakülteleri] Aslında isimleri balıkçılık fakültesi olması gereken yüksek öğretim kurumları Türkiye’de Su Ürünleri Fakültesi adıyla anılmaktadır.

FAECAL COLIFORM ORGANISMS
[dışkı organizmaları] Hayvanların bağırsak-larında bulunan ve dışkıyla atılan mikroskopik organizmalar (örneğin Escherichia coli).

FAECES
[dışkı, feses] Sindirilmiş ya da sindirilmemiş besin artıkları, dışkı.

FAGINISM
[fajinizm] Düzenli kendi yavrusunu yiyen. Tatlısu levreği Perca fluviatilis besin kıtlığı çektiği dönemlerde zooplanktonla beslenebilen yavrularını yiyerek kendi yavrusu üzerinden alt beslenme basamağından yararlanmakta, kendi besinini oluşturmaktadır.

FAIR WEATHER
[açık iyi hava] Güneşli, açık, bulutsuz anlamında iyi havayı belirten deyim.

FAMILY
[aile, familya]

FANNING
[yelpazelemek] Yüzgeçlerin yumurtaların üstünde hareket ettirilmesiyle havalandırılması ve çökellerin uzaklaştırılması.

FAO
[Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü] Food and Agriculture Organization.

FARM
[çiftlik] Balık çiftliği. Balıkların kültürünün yapıldığı, semirtildiği alan ya da yer.

FATHOM
[kulaç] 183 cm’lik uzunluk.

FATTENING POND
[semirtme havuzu] Balıkların pazar boyuna ulaşana kadar büyütüldüğü (tutulduğu) havuz.

FAUNA
[fauna] Bir bölgedeki hayvanlar topluluğu. Hayvansal olanların bütünü.

FCZ
[balıkçılığı koruma kuşağı] Fishery Conservation Zone.

FEACES
[dışkı, feses] Sindirilmiş besin maddelerinden arta kalan ve sindirim kanalından dışarı atılan kısım.
 
FEATHER STARS [deniz laleleri] ® Crinoidea.

FEATURE
[özellik] Canlıyı diğerlerinden ayıran nitelik.

FECUND
[doğurgan, fekond] Çok döl verme yeteneği olan.

FEE FISHERY
[ücretli balıkçılık] Kültürde yetiştirilen balığın (genellikle alabalık) ücret karşılığı avlanılmak üzere suya konulması.


FEED ADDITIVE
[yem katkı maddesi] Yem hazırlanmasında besleyici değeri olmayan, bağlayıcılar, boya, hormon, mikrop öldürücü ve benzerinden oluşan kimyasal maddeler.

FEED CONVERSION EFFICIENCY
[yem dönüştürme etkinliği] Oluşturulan balık yeminin ete dönüştürülme ölçüsüdür. 1 kg balık eti üretmek için kullanılan yemin kilogram cinsinden miktarıdır.


FEED EFFICIENCY
[yem etkinliği] Tüketilen birim yem başına canlı ağırlık artışıdır. Kazancın verilen yem miktarına bölünmesi şeklinde de hesaplanabilir ki buna yenmeyen yemden (kayıptan) gelen hata katılmış olur.


FEED GAIN RATIO
[yem kazanç oranı] Belirli bir ağırlık artışını sağlamak için kültür balıkçılığında kullanılan yem miktarıdır

FEED POND
[yem havuzu] Kültür işletmesinde yem (besin) üretimi için kullanılan havuz


FEED SELECTION
[yem seçimi] Aynı anda farklı yemler verildiğinde balığın seçtiği yem. Bu doğrudan balığın yediği yemin gözlenmesi yoluyla belirlenebileceği gibi, mide muhtevası ya da yenmemiş besin maddelerinden de belirlenebilir.

FEED UTILISATION
[besin kullanımı] Sucul kültürde kullanılan birim yem başına olan ağırlık artışı.

FEEDING GROUND
[beslenme alanı] Besinin olduğu ve balıkların beslendiği bölge.

FEEDING LEVEL
[besleme düzeyi] Birim zamanda balığa verilen yem düzeyi.

FEEDING RATE
[besleme oranı] Akvakültürde belirli bir süre ve zaman aralığında verilen yem miktarı.

FEEDING TIME
[beslenme zamanı] Balığın gün içerisinde besin almada aktif olduğu zaman.

FEEDY FISH
[obur balık] 1- Avlanmadan önce çok yem alarak karnı şişmiş balık. Çabuk bozuldukları için uzun süre bütün olarak saklanamazlar.

FEMALE
[dişi] Yumurta üreten ya da yavru doğuran birey.

FEMINISATION
[dişileştirme] Balığa erken gelişme evresinde dişilik (örneğin oestradiol-17b) hormonlarının verilmesiyle cinsiyetin doğrudan değiştirilmesidir. Dişilerin geç olgunlaşması nedeniyle kültürcülerce semirtmede tercih edilmektedir.

FERTILISATION
[gübreleme] Akvakültürde suyun verimliliğini artırmak (iyileştirmek) için doğal ya da yapay gübrelerin suya atılması.

FERTILIZATION
[döllenme] Yumurta ve atmığın birleşmesi. Dişi ve erkek eşeysel gözelerinin (yani göze çekirdeklerinin) birleşmesi.

FIELD RESEARCH
[saha araştırması] Balıkların doğal ortamlarında incelenmesi.

FIELD WORK
[saha çalışması] Balıkların doğal yaşam alanlarında avlanması ya da örneklenmesi.

FIGHTING COLOUR
[savaş boyası, savaş rengi] Genellikle kendi mıntıkasını koruyan erkek balığın aldığı renk deseni.

FILIFORM
[sicimsi] Sicime benzeyen, yuvarlak, ince ve uzun.

FILLET
[fileto] Balığın vücudu boyunca, omura parallel kesilmiş, derili ya da derisiz yan tarafı.
 
FILLING OF THE SHORE [kıyıların doldurulması]

FIN
[yüzgeç] Balıkların hareket etmesiyle ilgili kanat şeklinde dış organ

FIN CLIP
[yüzgeç kırpma] Markalama ve tekrar yakalama ya da benzeri çalışmalar çerçevesinde bireysel balığı işaretlemek amacıyla yüzgecinin ucunu ya da yüzgecin bir kısmını belirli bir şekilde kesmek (kırpmak).

FIN FORMULA
[yüzgeç formülü] Eski eserlerde sırt, karın, anüs yüzgeçleri sayıları örneğin hamsi’de (Engraulis encrasicholus ponticus D.12-15 ortalama 13.7 ışın=sırt yüzgecinde 12-15 ışın bulunmaktadır), alabalık’da Salmo trutta labrax D IV 9-10 A III 8 ışın=sırt yüzgecinde 4 dallanmış ışın genellikle de 9-10 dallanmış ışın; anüs yüzgecinde 3 dallanmış ışın ve genelde 8 dallanmış ışın) bulunur şeklinde verilmektedir.

FIN HEIGHT
[yüzgeç yüksekliği] En uzun yüzgecin uzunluğu.

FIN MEMBRANE
[yüzgeç zarı] Sert ve yumuşak ışınları birleştiren ince zar.

FIN RAY
[yüzgeç ışını] Balıkların vücudunda, yüzme, dönme, manevra yapma işlerinde kullandıkları vücuttan dışa doğru uzanan zarlı yapılardır. Dikenli ve yumuşak ışın olmak üzere iki kısma ayrılırlar. Dikenli olan kemiğimsi olup ucu sivri ve batıcıdır. Yumuşak olanlar esnektir. Sert ışınlar bazen ve gerektiğinde balığın yaşının tayininde kullanılabilirken yumuşak olanlar buna elverişli değildir.

FIN ROT
[yüzgeç aşınması]

FIN WHALE
[fin balinasi] Balaenoptera physalus.®

FINAL
[son] Gözlemciye göre bir olayın en son aşamasını, durumunu tanımlar.

FINE-MESHED NET
[dar gözlü ağ] Göz açıklıkları küçük olan balık ağı.

FINFISH
[gerçek balıklar] True fishes.®

FINFISH EXCLUDER DEVICE
[balık dışlayan araç] Balık avcılığında yan av miktarını azaltmak için kullanılan araç. Çoğunlukla karides trolcülüğünde kullanılmaktadır.

FINGERLING
[parmakboy, fingerling] Cinsi olgunluğa ulaşmamış, 1 yaşından küçük, kabaca bir parmak boyunda, ya da pazar boyuna ulaşmamış herhangi bir balık.

FINGERLING POND
[parmakboy havuzu] Birinci büyüme yılında, semirtme havuzuna konulmuş balık yavruları.

FIORD
[fiyort] Fjord.®

FIREFISH
[iskorpitgiller]  Scorpaenidae.®

FIRST FRY POND
[ilk yavru havuzu] Kuluçkahane aşaması ile boylanma arasındaki semirtme havuzu.

FIRST REARING POND
[ilk yavru havuzu] First fry pond.®

FIRST-LEVEL CONSUMER
[birincil tüketici] Primary consumer.®

FISH
[balık] 1- Yaşamları boyunca solungaç solunumlu olup vücut sıcaklıkları ortam sıcaklığında ve varsa azaları yüzgeç olan ayrıca yumurtlayarak üreyen omurgalı sucul canlılar. Kolaylık açısından batrak, taşemen, köpek balıkarı, vatozlar, sıçan balıkları da balık olarak anılır. Balık tanımı dar anlamda gerçek balıklar için kullanıldığı gibi geniş anlamda avlanan yumuşakçalar, kabuklular, deniz memelileri gibi omurgalılar ve omurgasız sucul True fishes.®canlılar için de kullanılmaktadır.


FISH AGGREGATING DEVICE (FAD)
[balık yığıcı aygıt, balık cezbedici aygıt] Doğal ya da yapay yüzücü malzemenin deniz ya da okyanus yüzeyine bırakılması. Bu yüzücüler genellikle çapa ile sabitlenmiş olup sürü oluşturan türlerin yüzen malzemenin altında birikmesine (gölgelenmesine) ve avlanabilirliklerinin artmasına neden olurlar.

FISH ALLERGY
[balık alerjisi] Bir kısım insanda balık eti yemesi sonucu görülen tepkime. Tepkime birkaç dakika ile birkaç saat içerisinde oluşabilir. Dil, dudak ve boğaz şişmesi, ses kısılması, öksürük, burun akması, kızarıklık, göz yaşarması, nefes darlığı şeklinde kendisini belli eder. Boğazda şişme ölüme yol açabilir. Bazen tepkime yalnız bulantı, kusma, ishal ve kasılma şeklinde de olabilir.

FISH AND FLESH ORGANIZATION
[Et ve Balık Kurumu] 1951’de alınan Bakanlar Kurulu kararıyla oluşturulan bir iktisadi devlet kumudur. Görevi, kasaplık hayvan ve balık üretimini geliştirmek ve artırmak ve anormal fiyat dalgalanmalarını önlemekti. Kurum, depolar yapar, mağazalar zinciri kurar ve satış yerleri açardı. Üreticilere kredi verir ve araştırmaları desteklerdi. Kurumun 1970’li yıllardaki mal varlığı 170 milyon dolar civarında olup 3,000 personel çalıştırmaktaydı. Kurumun önce balıkla olan kısmı elinden alındı ve dağıtıldı daha sonra kurumun kalanı özelleştirilerek ortadan kaldırıldı. Ancak hayvancılığın gerilemesi üzerine bu kurum 2006’da yeniden kısmen canlandırılmaya başlandı

FISH BLADDER
[sidik torbası] Sidiğin toplandığı torba.

FISH BOX
[balık kasası] Balıkların saklanması ve taşınmasında kullanılan 15-30 kg arasında balık ihtiva edebilen, farklı malzemeden yapılmış kap.

FISH CENSUS
[balık sayımı] Bir balık türünün belirli bir zamandaki sayısını ve göreceli bolluğunu belirlemek için yapılan çalışma.

FISH CHORUSING
[balık korosu] Balıkların üreme (yumurtlama) döneminde çıkardıkları ses.

FISH CULTURE
[balık kültürü] Balıkların yumurtadan itibaren yapay üretimi ve izleyen semirtme aşaması ile yalnız semirtme aşamasını kapsayan faaliyetler.
 
FISH DIVERTER [balık yöneltici] Hassas alanlara örneğin hidroelekrtik santrallara balıkların girmesini engelleyen elektrikli yönelticiler.

FISH EYE TRESHOLD VALUES OF ILLUMINANCE
[balık gözünün aydınlık eşiği değerleri] Karanlıkta 10-7 ile 10-9 lux arasında ve parlak ışıkta da 10-1 ile 10-3 arasındadır. Kemikli balıklar (Teleostei) ışıktaki değişikliğe ½ saate uyum sağlaya-bilirken keskisolungaçlılar (Elasmobranchii) bunu 2 satte başarabilmektedirler.

FISH FARM
[balık çiftliği] Akvakültür yapılan kısım, alan.

FISH FENCE
[balık çiti] Farklı malzemeden (ağaç, çalı, saz vs) yapılmış olup balıkları ®sabit ağlara – dalyanlara (bir tür balık labirentine) yönlendiren yapılar. Fish screen.

FISH FINDER
[balık bulucu] Balığı bulmada kullanılan yankı iskandili ya da sonar cihazı.

FISH FUNGUS
[balık mantarı] Çoğunlukla birarada tutulan balıklarda görülen sucul mantar.

FISH GODS
[balık tanrıları]® Vishnu.® Triton. ® Oe, Oannes. ® Fuxi. ® Ea. ® Dagon. ®Atargis.

FISH GROWTH
[balık büyümesi] Ağaçlarda olduğu gibi yeni katmanın bir öncekinin üstüne konulması ile gerçekleşen, yaşamlarının ilk evresinde hızlı yaşlılıkla giderek yavaşlayan sürekli bir olgudur.

FISH GUIDE
[balık klavuzu] Balıkları belirli bir yöne ileten her türlü (ışık, hava kabarcığı, ses, eletrik vb) yönlendirici.

FISH HANDLING
[balık işleme] Büyütme, toplama, işleme, paketleme, saklama, taşıma, dağıtma, pazarlama ve satış vb aşamalar.

FISH HOOK
[balık oltası] Geriye içe kıvrık dişi olan bir şeklinde kıvrılmış, uzun ucuna misina vb takılmış balıkÈtarafı uzun u ya da avlamaya yarayan farklı boydaki bir tür kanca.

FISH KILL
[balık katliamı] Kısa sürede balıkların ölmesi. Ölüm nedeni çoğunlukla insan kaynaklıdır nadiren doğal nedenlerle (kızıl gel-git, kirlilik, kuraklık ve kıtlıktan) ileri gelir.

FISH LADDER (fish lift, lift, lock)
[balık merdiveni, balık asansörü] Baraj, bend vb., yapıların bulunduğu yerlerde yukarıgöçer balıkların bend ve barajın oluşturduğu yükseklik farkını aşmaları ve su kaynağına doğru ilerleyebilmeleri için oluşturulmuş basamaklı dar su arkı, geçidi ya da yolu.

FISH LEECH
[balık sülüğü] Balık paraziti olan bir halkalı solucan (Annelidae) üyelerine verilen ad. Doğada ve balık semirtme havuzlarında sıkça rastlanır.

FISH LIFT
[balık merdiveni, balık asansörü] Fish ladder.®

FISH LOUSE
[balık biti] 1- Bir cins kabuklu (Crustacea) olan balık biti (louse – çoğ. lice) tatlısu balıklarının da dış-asalağı olup balıkların üstünde hareket ederek yaralar oluşturur. Balıkta uyuşukluk, iştahsızlık, kansızlık, huzursuzluk, sıçrama, sürtünme şeklinde kaşıma ve aşırı sümüğümsü salgıya neden olur. Balık bitini yok etmek için akvakültürde kullanılan ilaçların (teflubenzuron, cypermethrin ve emamectin benzoate) istiridye, yengeç, istakoz, midye, tarak gibi canlılar ile zooplanktonlardan Copepoda’ya da etki ettiği görülmüştür.

FISH MANURE
[balık gübresi] Üretkenliği artırmak ve iyileştirmek için balık havuzuna gübre olarak konulan kurutulmuş ve öğütülmüş balık.

FISH MARKET
[balık hali, balık pazarı, balıkhane] Genellikle üstü kapalı olup balıkların topluca alınıp satıldığı (pazarlandığı), saklama, depolama vb., yerleri olan alan, hal.

FISH MARKING
[balık markalama] Bireysel balıkların tanınması için üzerlerine konulan özel işaretlerin balık gövdesine takılmasıdır. Bu işaretlerin doğada bulunmaması, kolay görünmesi, tiksinti oluşturmaması, balığa ve deneyi yapana zarar vermeyecek malzemeden olmasına dikkat edilir. Balığı işaretleme, yüzgeç kesmek ve kırpmak, soğuk ve sıcak yakma, boyama şeklinde de yapılmaktadır. Balıklarda ayrıca iç işaret olarak özellikle kemik dokusuna yerleşen (oxy-tetracyclin) ve radioaktif maddeler kullanılır. İç işaretli balığa bir dış işaret de (marka da) konulur.

FISH MEAL
[balık unu] Kurutulmuş balık ya da balık artıklarının gübre, hayvan yem katkısı ya da küçük parçacık haline getirilmiş şekli.

FISH MILL
[balık çarkı] 1- Sürü Fish®oluşturan balık kitlesinin halkamsı, dairesel hareketi. wheel.

FISH MITE
[balık kenesi] Balığa yerleşen dış-parazit.

FISH OIL
[balık yağı] Balık ya da balık kısım ve artıklarından elde edilen yağ.

FISH PASS
[balık geçidi] Balığın geçebileceği düzenek. Yukarıgöçer balıklar için balık merdiveni, aşağıgöçerler için (çevre yolu gibi) yan geçit.

FISH PEN
[balık ağılı] İstenen balıkları tutmak ve istenmeyenleri dışta bırakmak için kapalı sularda (havuz, kanal vb) ağdan yapılmış çit.

FISH PEST
[balık vebası] Herhangi ölümcül salgın balık hastalığı.

FISH POISONING
[balık zehirlenmesi] 1- Suya kimyasal atılarak balığın ağılanması ve sonuçta avlanması için kullanılan madde. Doğal malzeme olarak ağılı bitkiler kullanılmaktadır.

FISH POISONING
[balık zehirlenmesi] 2- Zehirli balığı yeme sonucu oluşan hastalık.

FISH POND (FISHPOND)
[balık havuzu] İçinde balık saklanan tatlısu havuzu. Balıkların ticari amaçlı tutulduğu havuz.

FISH POT
[balık sepeti] Kafes şeklinde farklı boy ve malzemeden yapılmış dar ağız ve daralan boğaz kısmı olan yılan balığı, yengeç, istakoz vb’nin avcılığında kullanılır taşınabilir bir cins tuzak.

FISH POX
[balık çiçeği] Bilinen en eski balık hastalığıdır. Sazan kültüründe görülür. Hastalığa Herpesvirus cyprinid neden olur. Hastalık ayrıca sazan tümörü, deri tümörü (kanseri), sazan uçuklaması olarak da adlandırılır. Deride değişiklik (lezyon) su sıcaklığının kışın düşmesi sonrası beyaz-süt rengi Cyprinid Herpes Virus.®kabarcıklar şeklinde belirir.
 
FISH PUMP [balık pompası] 1- Çok miktardaki küçük balığı (örneğin hamsiyi) gırgır ağından taşıyıcı gemiye aktarmak için kullanılan esnek borulu pompa düzeneği.

FISH PUMP
[balık pompası] 2- Bir ışık kaynağı kullanarak balıkların ışık çevresinde birikmesi ve biriken balıkların güverteye alınmasında kullanılan emici pompa, alet.

FISH RACEWAY
[kanalhavuz] Uzun, betondan yapılmış dikdörtgen şeklinde olup bol su verilen ve birey sayısının oldukça yüksek tutulduğu çoğunlukla alabalıklarda kullanılan kanal tipli havuz.

FISH RAKE
[balık tırmığı] Üzerinde set halinde kancalar (olta) olan 8 m boyunda demirden yapılmış ve teknenin peşinden çekilen ve takıldığı balığı bırakmayan bir cins tırmık.

FISH SCOPE
[yankı iskandili ekranı] Balık bulucu yankı iskandilinin katod ışını tüpü.

FISH SCREEN
[balık perdesi] Balıkların hidroelektrik santrallerinde türbinlere girmesini önlemek için konulmuş koruyucu Fish fence®ve yönlendirici, yandan dolaştıran bir cins ağ, çit.
.
FISH SHELTER
[balık sığınağı] Dal, çalı çırpı, ya da betondan oluşturulmuş korunaklı, daldalık ya da barınma cepleri.

FISH SILAGE
[sıvıbalık, silaj] Çürüme, bozunma ve mayalanmayı önlemek için asit katılmış ve sıvılaştırılmış balık artıkları. Hayvan yemi olarak kullanılır.

FISH SPEAR
[balık mızrağı] 1- Balık tutmak için ucunda 3-5 sivri çatal bulunan bir cins mızrak, zıpkın.

FISH SPEAR
[balık mızrağı] 2- Poseydon ve Neptun’un 3 çatallı zıpkını, mızrağı.

FISH STEW
[aşlık havuzu] Balıkların tüketim için canlı tutulduğu küçük havuz.

FISH STICK
[balık mızrağı] Tek uçlu, sopa tipi mızrak.

FISH STOCK
[balık stok’u] Unit stok.®

FISH STORE
[balıkçı dükkanı] Balık satılan yer.

FISH TACKLE
[palanga] Torbadaki balıkların boşaltılmasında kullanılan (tek ya da çift dilli) makaralı düzenek.

FISH TANK
[balık tankı] Balık ya da su ihtiva eden, balıkları taşıma ve bir süre saklamada ya da akvaryum olarak kullanılan farklı malzemeden üretilmiş çeşitli büyüklükteki kap.

FISH TRAP
[dalyan] Balıkların göç yolu üzerinde kurulmuş sabit tuzak. Örneğin Beykoz dalyanı.

FISH TUBERCULOSIS (TB)
[balık veremi] Mycobacteriaceae ailesinden Mycobacterium marinum ve M. fortuitum’un oluşturduğu akvaryum balığı hastalığı. Balıklarda uyuşukluk, iştahsızlık, zayıflık, çökük karın, renk kaybı, çıban, yıpranmış yüzgeçler, sarı ya da koyu yumrular görülür. Alabalıkgillerin (Salmonidae) fertlerinde dış belirtiler gözlenmeyebilir fakat öldürücü iç yara ve değişiklikler oluşur. İnsana bulaşabilir. Antibiyotik ile tedavi edilir. İleri aşamada tedavi mümkün değildir ve akvaryumun temizlenerek mikropsuzlaştırılması gerekir.

FISH WASTE
[balık artığı] 1- Avlanan fakat yemek için pazar değeri olmayan balıklar ile balıkların işlenmesi sonucu arta kalan omur, baş, kuyruk, iç organlar vb’ni ima eder. Artık malzeme balık unu üretimi ya da diğer yan ürünlerin elde edilmesinde kullanılır.

FISH WASTE
[balık artığı] 2- Balıktan yağın çıkartılmasından sonra geriye kalan ve gübre olarak kullanılan kısmı.

FISH WATER
[balık suyu] 1- Bir balığın belirli bir miktar suda bekletilmesiyle elde edilen su. Bu su, yem olanın (yenenin) bulunmadığı, yırtıcının yiyen/yenen davranışı ile diğer bazı deneylerde kullanılır.

FISH WATER
[balık suyu] 2- Balığın yaşayabileceği ya da yaşadığı ve bulunduğu su kütlesi.

FISH WEAR (FISH WEIR)
[balık bendi] Balık havuzu oluşturmak için kurulmuş bend, set, baraj.

FISH WHEEL
[balık çarkı] 2- Akarsuya konulmuş ve akıntıyla dönen bir çark olup çarkın pervanelerine ağlar gerilmiştir. Çark dönerken avlanan göçmen balığı bir sepete bırakan düzeneği Fish mill.®vardır.

FISH(ES)
[balık(lar)] ® Pisces.
FISHABILITY [avlanabilirlik] Avlanmaya uygun olanın miktar ve durumu.

FISHABLE
[avlanabilir] 1- Yasal olarak avcılığa açık olan.

FISHABLE
[avlanabilir] 2- Avlanmaya uygun, umut verici.

FISHABLE STOCK
[avlanabilir stok] Stok’un avlanmaya uygun olan parçası yani avcılık için yeterli miktar ve kullanılan av aracıyla avcılığa elverişlilik durumunu belirtir.

FISH-BEARING WATERS
[balıklı su] Balık ihtiva eden göl, akarsu, havuz gibi su kütlelerine verilen ad.

FISHBED
[balıkyatağı] Balık fosillerince zengin tabaka.

FISH-BLOCK
[balık-palangası] Ağır malzemeyi kaldırmada kullanılan palanga.

FISHER
[balıkçı] Balıkçılığa katılan kişi.

FISHERBOAT
[balıkçı teknesi] 1- Balık avcılığında kullanılan kayık, bot, tekne, gemi gibi deniz aracı.

FISHERIES OCEANOGRAPHY
[balıkçılık oseanografisi] Görece yeni bir bilim dalıdır. Balık stok ya da populasyonları ile avdaki değişmeler ve çevresel olaylar arasında bağ ve ilişki kurmaya çalışır. Bu yolla daha etkili ve ekonomik avcılığın yapılmasına katkı sağlar. Balıkçılık oseanografisinin kullandığı veriler balıkçılık biyolojisinde üretilenden farklı değildir. Fark, biyolojik bulgularla (av miktarları ile) çevresel olaylar arasında ilişki kurulması amacında yatmaktadır.
 
FISHERIES REGULATION [balıkçılığın düzenlemesi] Balıkçılık çabası ve toplam avın kontrol edilmesi ve sınırlandırılması. Türkiye’de uygulanmakta olan boy, tür, zaman, bölge, ağ göz genişliği, tekne sayısı vb gibi her türlü sınırlama balıkçılık düzenlemesidir. Gelecekte bunlara TAC çerçevesinde tekne ve filo kotasının uygulanması beklenmelidir.

FISHERIES-SENSITIVE ZONES
[balıkçılığa hassas kuşak] Mevsimsel olarak kışlayan yukarıgöçer balıkların bulunduğu su kütlesi ile kanal, bataklık, deniz kulağı ile kıyı ve ırmak ağzı bölgeleridir.

FISHERMAN
[balıkçı]® Fisher.

FISHERMAN'S KNOT
[balıkçı düğümü] Halatların birbirine çözülmesi gerekmeyecek şekilde bağlanması.

FISHERY
[balıkçılık] Balık avlama, üretme, besleme, satma vb Piscary.®faaliyetlerinin bütünü.

FISHERY ACOUSTICAL SURVEYS IN TURKEY
[Türkiye’de balıkçılık akustiği çalışmaları] Balıkçılık akustiği çalışmaları yüksek freanslı ses dalgalarının balıklara çarpıp geri dönmesi ve dönen yankının şiddetinin ölçülmesine dayanır. Bu yöntemle Türkiye sularında ilk kez 1972 yılında Karadeniz’de hamsi ve istavrit stoklarının belirlenmesi çalışması bir FAO/UNDP projesi çerçevesinde Losse ve Johannesson tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalara, meslekdaşlarımızdan daha çok sayın Faruk Kara katılmıştır. Anılan bu çalışmadan 16 yıl sonra (1988) ODTÜ-Deniz Bilimleri Enstitüsü yine Karadeniz’de ikinci bir balıkçılık akustiği çalışmasını NATO-İstikrar için bilim (NATO-Science for Stability) programı desteğinde gerçekleştir-miştir. Bunun da üzerinden şimdilik yaklaşık 20 yıl kadar bir süre geçmiştir.

FISHERY BIOLOGY
[balıkçılık biyolojisi] Balıkbiliminde üretilen bilgiler ile zooloji, botanik, fizik, kimya, matematik, istatistik gibi diğer bilim dallarında sucul ortamala ilişkili olarak üretilen bilgileri kullanarak balık topluluklarının (populasyon, stok) sayısal miktarlarının yer ve zamana göre değişmelerinin araştırılması ile bunların çevre ve avcılıkla olan ilişkilerini ortaya koyan, ticari ve sportif balıkçılıkta en iyi ürüne ulaşma yollarını aramayla uğraşan uygulamalı bir bilim dalıdır.

FISHERY COMMISSION
[balıkçılık komisyonu] Uluslararası sulardaki canlı kaynakları korumak için düzenleyici önlemler koyan uluslararası kuruluş.

FISHERY DEPENDENT DATA
[balıkçılığa bağımlı veri] Balık ve balıkçılık konusunda mesleki ve sportif balıkçılık verileri.

FISHERY DEVELOPMENT
[balıkçılığı geliştirme] Balıkçılık sektörünü teknik, sosyal, eğitim, sigorta, sağlık, idari vb gibi yönlerden geliştirme, iyileştirme çaba ve çalışmaları.

FISHERY ECONOMICS
[balıkçılık ekonomisi]Üretim, dağıtım ve tüketim aşamalarına ait parasal (mali) yönler.

FISHERY ECOSYSTEM PLAN
[balıkçılık ekosistem planı] Sömürülen stoklara ilişkin planların tersine balıkçılığı ekosistem düzeyinde ele alan plan.

FISHERY EXCLUSION ZONE (FEZ)
[balıkçılığa kapalı kuşak] Balıkçılığa kapalı alan. Biyokitle artışına, ortalama boyu daha büyük bireylerin yumurtladığı, komşu alanlara (çevreye) stoku iyileştirici etkisi beklenen sınırlı alan, bölge.

FISHERY HIGH SCOOL
[balıkçılık meslek lisesi] Balıkçılık konusunda teknik eleman yetiştirmek amacıyla İstanbul’da 1973’te Japonya ve Türkiye hükümetlerinin işbirliğiyle kuruldu. Kuruluş adı “Balıkçılık ve Su Ürünleri Sanat Enstitüsü” olup bu ad 1975’te değiştirlerek “İstanbul Denizcilik ve Su Ürünleri Meslek Lisesi” yapılmıştır.

FISHERY INDEPENDENT DATA
[balıkçılıktan bağımsız veri] Balık hakkındaki bilgilerin bilimcilerin kendileri tarafından toplandığı veriler.

FISHERY MANAGEMENT PLAN (FMP)
[balıkçılık idaresi planı] Veri, veri çözümle ile idari kural ve kısıtlamaları içeren, bilimsel idari hedeflere ulaşmak amacıyla balıkçılık için oluşturulan plan.

FISHERY MODEL
[balıkçılık modeli] Balıkçılığın durumunun gösterilmesinde kullanılan basitleştirilmiş ve matematiksel olabilen sunum.

FISHERY MORTALITY RATE
[balıkçılık ölüm oranı] Bir stoktan balıkların ne kadar hızlı alındığının ölçüsüdür. F>1.0 oranı çok yüksek kabul Balıkçılık ölümü.®edilmektedir.

FISHERY POLICY
[balıkçılık politikası] Balıkçılığın kontroluyle ilgili ticari, mali, sosyal, bilimsel vb kontrol önlemleri.

FISHERY POTENTIAL
[balıkçılık potansiyeli] Kaynağı tüketmeden avlanabilecek balık miktarı.

FISHERY PRODUCT
[balıkçılık ürünü] Balıktan gelen herhangi bir kalem. Genel anlamda memeliler ve kurbağalar hariç sucul ürün.

FISHERY PROTECTION
[balıkçılığı koruma] Balıkçılığı teşvik ve koruma konusunda hükümetin duyurduğu düzenlemeler.

FISHERY PROTECTION VESSEL
[sahil güvenlik botu] Balık avı ve aracını (ağ) kontrol eden ve ulusal düzenlemenin uygulanmasını sağlayan devriye botu, teknesi.

FISHERY RESOURCE
[balıkçılık kaynağı] Balıkçılık tarafından kullanılan dal, kol, cins, tür, stok ya da yaşam birlikteliği.

FISHERY STSTISTICS
[balıkçılık istatistikleri]
 
İLETİŞİM
 
KEREM SÖNMEZ.
537 768 28 53
merek46@hotmail.com
 
Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) uğradı.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol